A’dan Z’ye Tüp Bebek

KISIRLIK (İNFERTİLİTE) VE TÜP BEBEK İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLENDİRME

KISIRLIK (İNFERTİLİTE) NE DEMEKTİR?

Korunmasız düzenli cinsel ilişkiye rağmen bir çiftin (kadının yaşı 35 altında ise 1 yılın sonunda, 35-38 arasında ise 6 ay sonunda, 38 üzeri ise 3 ay sonunda) gebe kalamaması durumudur. Tüm dünyada çiftlerin yaklaşık %15’i kısırlık nedeni ile yardımcı üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalmaktadır.

NE ZAMAN DOKTORA BAŞVURMAK GEREKİR?

Genel olarak eşlerin herhangi bir koruma yöntemi kullanmadan ve düzenli cinsel ilişkiye girmelerine rağmen 1 yıl boyunca gebelik olmaması durumunda doktora müracaat etmeleri önerilir. Ancak çok sık ya da seyrek adet görmek, üç veya daha fazla düşük öyküsü, geçirilmiş pelvik enfeksiyon, erkekte testislerin küçük olması ve kadın yaşının ileri olması halinde bir yılı beklemeden doktora başvurmak gerekir.

KİLOSU AZ YA DA ÇOK OLAN ANNE ADAYLARI GEBE KALABİLİRLER Mİ?

Aşırı zayıf ya da aşırı şişman kadınlar gebe kalmada güçlükler yaşayabilirler. Özellikle, vücüt kitle endeksi (BMI), 30’un üzerindeki anne adaylarında düşük ve erken doğum riski artmaktadır.

SİGARA VE ALKOL KULLANIMI ÇİFTLERİ NASIL ETKİLER

Sigara ve alkol kullanımı erkeklerde sperm sayısını, kalite ve hareketliliği azaltır. Kadınlarda aşırı sigara kullanımı, yumurtanın kalitesini bozar, sayısını azaltır ve erken menopoza sebep olur.

TÜP BEBEK UYGYLAMASINDA KADININ YAŞI BAŞARIYI ETKİLER Mİ?

Kadınlar için ideal üreme yaşı 20-30 arasıdır. Ancak, modern toplumlarda evlenme yaşı ve buna bağlı olarak gebelik yaşı giderek gecikmektedir. Günümüzde, özellikle kadınlarıniş hayatında aktif rol almasının artışıyla birlikte, çocuk sahibi olmayı ertemeleri söz konusudur. İleri yaşta bebek doğuran, özellikle ilk bebek için 30’lu yaşlarını bekleyen pek çok kadın mevcuttur. Tıptaki gelişmelere paralel olarak gebelik takibindeki gelişmeler de ileri yaş gebeliklerini teşvik eder bir hal almıştır. Uzun yıllar boyunca infertilite nedeni ile tedavi görüpte çocuk sahibi olamayan pek çok çiftin kısırlık tedavilerine sağlanan başarılardan faydalanmak istemeleri de bu artış da önemli rol oynamaktadır. Bu durum tıbbi olarak bazı sorunları beraberinde getirmektedir. İleri yaş da anne olmak isteyip normal yollarla anne olamayan kadınlar, ortalama 35 yaştan sonra yumurta sayılarının azalması veya yumurtaların kalitesinin bozulması nedeniyle tüp bebekte de gebelik oranı düşmektedir. Bu nedenle kadınlara erken evlenmeyi ve gebeliği geciktirmemeleri önerilmektedir.

İLERİ YAŞ ANNELİĞİNE TÜP BEBEK YAKLAŞIMI NEDİR?

İleri anne yaşı dendiğinde 35 yaş ve üzerinde olan anne adayları anlaşılmaktadır. Yaş ile birlikte kadının gebe kalma potansiyeli de azalmaya başlar. 40’lı yaşlarda gebe kalma olasılığı %50 civarında azalır. Doğal yöntemlerle gebe kalma şansının azalmasına rağmen infertilite tedavisi ile bu şans %10 kadar arttırılabilir. Bu tedavide önemli olan yumurtalıkların rezervidir. 40’lı yaşlarda gebelik planlanırken kişinin genel sağlık durumu da büyük öneme sahiptir. 42 yaş üzerindeki kadınların tedaviye cevap vermeleri çok zor olduğundan, tüp bebek uygulamasını önermiyoruz. Tüp bebek yönteminin başarıya ulaşması için kadının yumurtalıklarında yumurta kalitesi büyük önem taşımaktadır. Yumurta azalması veya kalitesinin bozulmasının bazı durumlarda daha erken yaşta, bazı durumlarda da daha genç yaşta ortaya çıkabilmektedir. İleri yaş anne adaylarında kimi durumlarda tüp bebek için yumurta bulunamamaktadır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE BAŞARI MEVSİMLERE GÖRE DEĞİŞİR Mİ?

Uzun yıllardır gerçekleştirilen tüp bebek tedavileri sonucunda, tedavinin başarısının aylara veya mevsimlere göre göstermediğini ortaya koymaktadır.

TÜP BEBEK UYGULAMALARI KAÇ KEZ TEKRARLANABİLİYOR?

Tedavinin bilinen bir sınırı olmamakla birlikte 7-8 uygulama yapılabilir. İdeal olan iki tüp bebek denemesi arasında 1.5-2 ay beklenilmesidir. Çiftlerin maddi durumları ve psikolojik faktörlerin uygunluğu da çok önemlidir. Erkekte sperm, kadında yumurta yoksa tekrar denemenin gereği yoktur. Diğer taraftan kaliteli embriyo oluşturabilen ve ciddi bir rahim problemi olmayan kişilerde üst sınır koymak doğru olmayabilir, yedinci veya sekizinci denemede başarılı olmuş çiftlere rastlamaktayız.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN BAŞARISI NEDİR?

Gebelik oranları merkezden merkeze ve çiftin özelliklerine göre değişiklik göstermekle birlikte dünyada kabul edilen gebe kalma oranı %30-%70 ve eve bebek götürme oranı %35 civardadır. Geri kalan yaklaşık %30’luk grup modern tıbbın bütün olanaklarına rağmen günümüzde çocuk sahibi olamamaktadır. Tüp bebek tedavisinin başarı oranı genç ve daha önce başarısız tüp bebek denemesi olmayan çiftlerde daha yüksektir. Kadın yaşı 35 erkeğin yaşı 45’in üzerinde ise başarı oranı daha düşüktür.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE BAŞARIYI OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEYEN FAKTÖRLER NELERDİR?

Çiftlerin yaşı, spermlerin ağır hasarlı olması, rahim içinde embriyoların tutunmasını engelleyecek yapışıklık, myom veya polip gibi problemlerin olması, tüplerin içlerinin su dolu olması, endometrioma (çikolata kisti) olması tüp bebekte başarıyı olumsuz olarak etkiler.

TÜP BEBEK GEBELİKLERİNDE DÜŞÜK RİSKİ DAHA MI YÜKSEKTİR?

Kendiliğinden oluşan veya tüp bebek yöntemleri ile elde edilen gebeliklerin yaklaşık %15’inin düşükle sonlandığı bilinmektedir. Tüp bebek uygulamalarında gebelik sonuçları çok erken dönemden itibaren kan tahlilleri ile takip edildiğinden, her dönemdeki gebelik kayıpları kesin olarak tanımlanmaktadır. Bu durum da düşük oranlarının tüp bebek gebeliklerinde daha yüksek olduğu gibi yanlış bir kanıya sebep olmaktadır. Ancak tüp bebek gebeliklerinde erken doğum riski spontan gebelikler oranla bir miktar artış göstermektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ İLE OLUŞAN GEBELİKLERDE ANORMAL ÇOCUK DÜNYAYA GETİRME RİSKİ VAR MIDIR?

Bügüne kadar tüp bebek yöntemiyle 6 milyon civarında çocuk dünyaya gelmiştir. Bunların yaklaşık 1.5 milyonun üzerinde yapılan araştırmada fiziksel ve zihinsel gelişim açısından sadece binde 1.3 fark bulunmuştur. Bu da istatistiksel olarak bir anlam teşkil etmemektedir.

TÜP BEBEK TEDAVİSİNDE ÇİFTLERİN BAŞARI ŞANSI NE KADARDIR?

Tüp bebekteki başarı şansını yumurtalık kapasitesi, yaş faktörü, ciddi erkek faktörü gibi birçok parametre etkilemektedir. Embriyo transfer edilen çiftlerde 37 yaş altı, yumurtalık rezervi iyi bir anne adayında başarı şansı %45-%50’iken, 40 yaş üzerinde bu şans %10-%20’lar civarındadır.

İNFERTİLİTE (KISIRLIK) NEDENLERİ

İNFERTİLİTE (KISIRLIK) NEDENLERİ NEDİR?

Kısırlık, çiftlerin %30-%40’ında ereğe, %30-%40’ında kadına bağlı nedenlerdendir. %20-%40 çifte ise hem erkeğe hem kadına ait problemler birlikte bulunmaktadırlar.

ERKEĞE AİT NEDENLER NELERDİR?

Erkekte en sık olarak görülen kısırlık nedeni spermde sayı, hareketlilik ve şekil bozukluklarıdır. Bununla birlikte morfolojik, genetik ve hormonal bozukluklar, enfeksiyonlar, cinsel ilişkiyi engelleyen problemler, sistematik hastalıklar ile kanser tedavisi de erkek kısırlığında önemli rol oynar.

ÇALIŞMA ŞARTLARI VE ALIŞKANLIKLAR, ERKEK KISIRLIĞINI ETKİLER Mİ?

Radyasyon, yüksek ısı, sauna ve sıcak su banyoları, alkol, sigara ve madde kullanımı, beslenme şekli ve hayat tarzı çevresel risk faktörleri olarak değerlendirilebilir.

KADINA AİT NEDENLER NELERDİR?

Kadına ait başlıca nedenler, yumurtlama (ovülasyon), rahim kanalları sorunları, rahim yapısındaki şekil bozuklukları, myomlar/polipler, yaşa bağlı sorunlar ve yumurta ile spermin buluşmasını engelleyen antisperm antikorların varlığı gibi durumlar sınıflandırılabilir. Aynı zamanda, tiroid hastalıkları, kanser ve kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi/radyoterapi, anemi, şeker hastalığı, karaciğer ve böbrek hastalıkları kadın kısırlığının nedenleri arasında yer alabilir.

AÇIKLANAMAYAN İNFERTİLİTE

Çiftlerin %15’inde ise mevcut tanısal testler normal olup, görünür bir problem belirlenemez. Bu durum açıklanamayan infertilite olarak adlandırılır.

İNFERTİLİTE (KISIRLIK) TEDAVİSİNDE ÇİFTLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÇİFTLERİN İLK GÖRÜŞMESİNDE NELER YAPILIR?

İnfertilite yönünden kadının değerlendirilmesinde genel muayene ve üreme organlarına yönelik muayene, infertilitenin nedeninin saptanması yönünden büyük önem taşır. Doktor, ilk görüşmede dikkatli ve kapsamlı bir öykü alır, çiftlerin daha önceden yapılmış olan tetkikleri varsa bunları inceler. Görüşme ve anne adayının muayenesi sonrasında gerekli görülürse baba adayından sperm tahlili istenebilir. İnfertelite süresi, varsa daha önceki gebelikler, uygulanmış olan tedaviler, ameliyatlar, adet düzeni, ilaç kullanım durumu, kullanılan doğum kontrol yöntemleri, geçirilmiş enfeksiyonlar (verem, sarılık vs.), sigara, alkol vb. Alışkanlıklar değerlendirilir. Muayenede, rahim ağzı hastalıklarının önceden tanımlanmasını sağlayan sürüntü testinin (Pap-Smear) alınması da önemlidir.

ANNE ADAYININ İLK MUAYENESİNDE NELER DEĞERLENDİRİLİR?

Kadının muayenesi, kısırlık tedavisinde gebe kalabilme şansını belirleyebilmek yönünden büyük önem taşır, Doktorun yapacağı muayene ile: yumurtalıkların kapasitesi, doğuştan olan anormalliklerin varlığı, yumurtalıklar içinde herhangi bir kist olup olmadığı, rahmin yapısı, rahim iç tabaksında miyom veya polip gibi yer kaplayan oluşumların varlığı değerlendirilir.

ANNE ADAYININ DEĞERLENDİRİLMESİ NEDEN ÖNEMLİDİR?

Kadınların gebe kalabilmesi için yeterli sperm kadar rahim ağzının spermlere uygun olması, rahmin içinde ciddi anomalilerin olmaması gerekir. En az bir kanalın açık olması ve görevini yapıyor olması, yumurtalıklarında her ay yumurtlama olması ve karın içinde birtakım yapışıklıkların olmaması gibi bir sürü koşul gereklidir. Bu yüzden kadının incelenmesi erkeğe göre daha çok zaman alır.

ANNE ADAYININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE İSTENEN TETKİLER NELERDİR?

İnfertilitenin tanı ve tedavisinde kadınlar için yapılması gereken testler: kan grubu, tam kan sayımı, hormon testleri olarak FSH, LH, Estradiol, (adet kanamsını ikinci ya da üçüncü günü) Prolaktin, Progesteron. TSH, serbest T4, mevcut enfeksiyonların veya bağışıklığın önceden tanımlanması için HbsAg, antiHBs, antiHCV, Rubella IgM-IgG, Toxoplasma IgM-IgG testleridir. Gerekli görüldüğü taktirde diğer sistemik hastalıklara ait tetkiler, mikrobiyolojik ve genetik testler de ilave edilebilir.

ANNE ADAYININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE YAPILAN TANISAL UYGULAMALAR NELERDİR?

Rahim filmi, laparoskopi, histeroskopi, sonohisterografi.

RAHİM FİLMİ (HSG) NEDİR?

HSG, rahim içine verilen bir sıvının tüplerden geçişi sırasında çekilen bir tür röntgen filmidir. Rahim filmi olarak da bilinen bu radyolojik yöntemde, rahme boyalı ilaç verilir ve rahim yapısının görünüşünde düzenslizlik, yer kaplayan kitle (polip,myom,ur) tüplerde tıkanıklık olup olmadığı gözlenebilir. Anne adayı, yumurtlama tedavisi ile belli bir süre gebe kalamaması durumunda doktoru rahim filmini önerebilir.

LAPAROSKOPİ (L/S) NEDİR?

Teşhis aşamsında ve tedavi amaçlı olarak 2 türlü yapılır. Teşhis aşamasında (Diagnostik) Laparoskopi:  tüplerin açık olup olmadığına, yumurtalıklarda yer kaplayan kitle ve yapışıklıklarının varlığına ve rahim yapısının genel değerlendirilmesine bakılır. Tedavi amaçlı (operatif) laparoskopi: miyom, kitle çıkarılması amacıyla da uygulanabilir. Laparoskopi, soğuk ışık kaynağı ile aydınlatılan fiberoptik bir sistemin karın boşluğuna sokularak, karın içi organlarının tetkik edilmesi işlemidir. Bu yöntemle karın içerisinde infertiliteye yol açan bir neden olup olmadığı tanı ve tedavi amaçlı araştırılır.

HİSTERESKOPİ (H/S) NEDİR?

Histeroskopide hafif bir anestezi altında rahme girilir, ucunda optik bir cihaz olan ince bir alet ile rahim içi görüntülenmektedir. Özellikle rahim içi yapışıklıklarının, poliplerin veya rahim içi kaynaklı myomların teşhis ve de aynı anda tedavisinde yani çıkarılmasında tek yöntem histeroskopidir. Histeroskopide, bazı röntgenlerde rahimde doğuştan olan bazı bölmeler ve darlıklar görülür ki bunlarda yine histeroskopik yöntemle düzeltilmelidir. Genellikle işlemden 2-4 saat sonra hasta, evine gönderilir. Bu işlem için de en uygun zaman adet başladıktan sonraki bir haftalık dönemdir.

SONOHİSTEROGRAFİ NEDİR?

Sonohisterografi, rahim için yani endometrial kaviteyi değerlendirmede kullanılan basit tanısal bir yöntemdir, rahim içine, hazneden geçilerek kateter yardımı ile serum fizyolojik verilir. Aynı zamanda ultrasonografi ile takip edilerek rahim doldurulur ve rahim içinde yer kaplayan oluşumlar (miyom,polip) varsa gözlenmeye çalışılır. Muayeneye ek olarak, ultrasonografide şüphe uyandıran bir durum tespit edildiğinde yapılan kolay bir test olup, tanıda katkısı oldukça fazladır. Bu yöntemle, radyasyon kullanılmadan yapışıklıklar, rahim içi polipler, myomlar, bölgesel düzensiz endometrial kalınlıklar saptanmaktadır. Ultrasonografi ile görülemeyen polipler sonohisterografi ile görülmektedir.

BABA ADAYININ DEĞERLENDİRİLMESİ NASIL YAPILIR?

Erkeğin değerlendirilmesi yapılırken önceden uygulanan tedaviler, başka merkezlerde yapılmış yardımcı üreme tekniklerine ait bilgiler, eşe ait incelemeler ve tedaviler değerlendirilir. Erkek infertilitesi tedavisinde son yıllar içinde uygulanan teknikleri ile hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle mikroenjeksiyon tekniği, daha önceden tedavi edilemeyen erkeğe ait birçok infertilite faktörüne çözüm getirmiştir. Sistemik hastalıklara yönelik incelemede hastanın şeker hastalığı, sinir sistemine ait hastalıklar, ateşli hastalıklar, testis iltihaplanması, cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar, geçirip geçirmediği sorgulanır. Baba adayının işi dolayısıyla kimyasal maddelere, radyasyona maruz kalıp kalmadığı ve alkol, sigara kullanımı, varikoselin var olması ve ailevi kısırlık araştırılır. Bu faktörler sperm üretimini kötü yönden etkiledikleri için önemlidir. Aynı zamanda çocukluk ve gelişme dönemlerine ait kriplorşitizm (testislerin kasık kanalı içinde kalması, zamanında torbaya inmemesi) ve düzeltilmesi için yapılan orşiopeksi ameliyatı, fıtık ameliyatları, penise, idrar kanalına veya testislere ait geçirilmiş ameliyatlar sorgulanır.

BABA ADAYINDAN HANGİ TESTLER İSTENİR?

Erkekler için: spermiogram, kan grubu,HBSAg, antiHBs, antiHCV, gerekli durumlarda hormon testleri (FSH, LH, total testosteron, prolaktin ve THS) ve genetik testler yapılmalıdır.

İNFERTİLİTE TEDAVİSİNDE SPERM (SEMEN) TAHLİLİNİN ÖNEMİ NEDİR?

Erkeğin 2-5 günlük cinsel perhizden sonra herhangi bir kimyasal maddenin yardımı olmaksızın mastrübasyon ile menisi temiz bir kaba alınır. Örneklerin 2 saat içinde incelenmeleri gerekir. 2-3 haftalık aralıklarla en az 2 sperm örneği almak ve birbirlerini destekleyen örnekleri temel almak en doğru yöntemdir. Normal bulunan örneklerde tekrara gerek yoktur. Hacim, koku, renk, sıvılaşma süresi, sayı, hareket ve normal morfoloji oranı açısından değerlendirilir. Yoğun lökosit içerikten herhangi bir iltihabi durumdan şüphelenilebilir. Spermin özelliklerinden bir ya da birkaçındaki bozukluklar bazen kadının durumu ne olursa olsun doğrudan infertil çiftlerdeki problemi ortaya koyabilir ve tedaviyi belirleyebilir.

İLAÇ İLE ERKEĞİN SPERM SAYISI ARTIRILABİLİR Mİ?

Hafif vakalarda medikal tedaviye ceva verebilir. Ağır vakalarda faydası görülmemiştir.

AZOSPERMİ NEDİR?

Erkeğin menisinde hiç sperm bulunmaması anlamına gelir. Azospermi, tüm erkeklerin %1’inde, infertilite yani kısırlık problemi olan erkeklerin ise %10-%15’inde görülür. Azospermi, testislerde spermlerin dışarı taşıyan kanallardaki tıkanıklıklara veya testis içindeki yapım bozukluğuna bağlı olabilir.

AZOSPERMİ TEŞHİSİ KONDUĞUNDA BABA ADAYINA HANGİ İŞLEMLER UYGULANIR.

Bu durumda, en sık uygulanan işlemler TESA, TESE ve mikro TESE işlemleridir.

ÇOCUK SAHİBİ OLAMAYAN ÇİFTLERDE TEK TEDAVİ YÖNTEMİ TÜP BEBEK MİDİR?

Çocuk sahibi olmakta güçlük çeken çiftlerde detaylı bir inceleme ile problemin nereden kaynaklandığı aydınlatılmalı, tedavi gereklliliği belirlenmeli ve çiftin en kolay şekilde gebelik elde etmesini sağlayacak olan tedavi yöntemi belirlenerek çifte sunulmalıdır. Tedavi yöntemleri: en basit sınıflamaya cinsel ilişkinin düzenlenmesi, yumurtlama uyarısı ve takibi, aşılama ve tüp bebek tedavisidir.

OVULASYON İNDÜKSİYONU NEDİR?

Nasıl Uygulanır?

Anne adayının yumurtalıklarının uyarılması ve yumurtlamanın gerçekleşmesi için, hap veya iğne şeklinde ilaçlar kullanması sağlanır. Bu tedavide amaç, yumurtlamanın sağlanması ve doğal cinsel ilişki yoluyla gebelik oluşturulma şansının yükseltilmesidir. Kullanılan kombine ilaçlar ile yumurtalar uyarılırken yumurta sayısı da kontrollü olarak artırılmaktadır. Böylece anne adayının gebe kalma olasılığı yükselir.

Kimlere uygulanır?

Anne adayının yumurtlamasının düzensiz olduğu durumlarda uygulanır. Hafif yumurtlama bozukluklarının tedavisinde kullanılan bu yöntemin başarılı olması için baba adayının spermlerinin de istenen kalitede olması gerekir.

AŞILAMA (IUI) NEDİR?

Nasıl uygulanır?

Semen örneğinin yıkanarak, iyi hareketli spermlerin seçilip rahim içine verilmesi işlemidir. Bu yöntemin özelliği, hızlı hareket eden saülıklı spermelrin seçilmesi, spermlere zararlı olan asit ortamın bertaraf edilmesi, spermin yumurtaya daha yakın bir yere bırakılması ve spermlere kadın fallop tüplerine ulaşma şansı verilmesidir. İnseminasyon yönteminde spermlerin kat edeceği mesafenin kısalması sağlanmakta, hareketli olmayan ya da şekil olarak bozuk spermlerin verilmesi ngellenmektedir.

Kimlere Uygulanır?

Klasik tedavi içinde yer alan aşılama, rahim kanallarından en az bir tanesi açık olan (HSG filminde) ve sperme ait hafif bozuklukları (sayı, hareket, şekil) olan çiftlerde, aynı zamanda nedeni bulunamayan infertilitede öncelikle tercih edilir.

TÜP BEBEK (IVF) İŞLEMİ NEDİR?

Verilen ilaç tedavisi ile anne adayından birden fazla yumurta alınır. Baba adayından alınan spermler, laboratuarda özel bir şekilde ayrıştırılır. Her yumurta ile beraber 50.000-100.000 sperm ile aynı kaba koyulur. Sperm parametrelerinin bozuk olduğu durumlarda bu sayı arttırılabilir. Bir spermin yumurtanın içine kendi başına giderek döllenme işleminin gerçekleşmesi beklenir. Döllenmiş yumurta hücreleri bölünerek embriyoyu geliştirir. Embriyolar her gün kontrol edilerek 2-3 gün laboratuar şartlarında büyümeleri sağlanır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ KİMLERE UYGULANIR?

Klasik tüp bebek (IVF) tedavisi, genellikle tüplerinde tıkanıklık nedeniyle gebe kalamayan anne adaylarında tercih edilen bir tedavi şeklidir. Aynı zamanda baba adayının sperm tahlilinde tespit edilden sayı, hareket ve şekildeki hasarın orta şiddette olduğu durumlar da uygulanır.

MİKROENJEKSİYON (ICSI-Intra Citoplasmics Sperm Injection) VE TÜP BEBEK TEDAVİSİNİN FARKI NEDİR?

Tüp bebek yönteminde, vücut dışına alınan sperm ve yumurtalar laboratuarda özel bir ortamda bir araya getirilerek döllenmenin kendiliğinden oluşması beklenir. Mikroenjeksiyon (ICSI) tedavisinde ise, tüp bebek (IVF)’den farklı olarak her bir yumurtanın içine bir sperm enjekte edilir ve embriyoların gelişimi için beklenir. Gelişen embriyolardan transfer için uygun olanlar seçilir.

TEDAVİ NE KADAR SÜRER?

Tedavi, başından embriyo transferine kadar yaklaşık 15-18 gün, gebelik testi gününe kadar yaklaşık 30 gün sürer. Sağlanırken: LH denilen yumurtlamayı tetikleyen hormonun erken ve kontrolsüz yükselmesi önlenmektedir. Bu tedavi protokolü daha çok normal cevaplı, yumurtalıklardaki yumurta sayısı yeterli  olan hastalar için kullanılır. Bu protokolün önemli bir avantajı tedavi zamanını istenilen şekilde programlanabilmesidir. Dezavantajı ise: endojen gonadotropinlerin (beyin kendi ürettiği hormonlar) baskılanması nedeni ile folikül gelişimini sağlamak için gerekli olan ilaç dozunun artmasıdır. Ayrıca supresyon kontrolüne gelen hastalarda baskılayıcı iğnelerin alevlendirici etkisi sonucu oluşan basit folikül kistleri gözlenebilir. Uzun protokolde tedaviye adetin 21. Günü başlanır, ortalama 10-12 gün süre ile yumurta baskılayıcı ilaçlar kullanıp, adetin 3. Günü yumurta geliştirmeye yarayan diğer ilaçlarla başlanır ve yumurta çatlatma iğnesine kadar ikisine de devam edilir.

KISA (SHORT) PROTOKOL NEDİR?

Kısa Protokol: daha yumuşak ve kullanışlı bir protokol olup yumurta rezervinden bağımsız olarak her hasta grubunda uygulanabilir. Ancak özellikle, yumurta cevabı zayıf, kötü yanıtlı hastalarda ve yumurtalıklarında çok sayıda yumurtası olan yüksek cevaplı hastalarda (polikistik over) tercih edilebilir. Özellikle “ovaryan hiperstimulasyon sendromu” riski olan hastalarda bu riski azalttığı çalışmalarla gösterilmiştir. Ayrıca zaman problemi olan hastalarda tedavinin daha kısa zamanda tamamlanmasını sağlar. Adetin 3. Günü umurtayı geliştiren ve büyüdüğünde de kendi başına çatlamasını önleyen her iki ilaca birlikte başlanır. Yumurta belli bir büyüklüğe eriştiğinde ise çatlama iğnesi verilerek yumurta toplama işlemi planlanır.

ANTAGONİST PROTOKOL NEDİR?

Kısa protokol gibi adetin 2. veya 3. günü başlanılan son yıllarda tüp bebek tedavisine giren hastaların büyük çoğunluğunda kullanılmaya başlanılan bir ilaç kullanım programıdır. Antagonist tedavisinde: tedavi süresi daha kısadır, daha az dozda yumurta uyarıcı iğnelerle gerek duyulur, antagonist enjeksiyonu bırakıldıktan kısa bir süre sonra hipofiz bezi eski fonksiyonunu kazanır, sıcak basması, vajinal kuruluk gibi şikayetlerle karşılaşılmaz, analog depo iğnelerin uzun süre kullanımına bağlı gelişen aşırı yumurtalık baskılanması yada alevlendirici etkiler görülmez. Ancak gebelik sonuçları uzun protokollerden farklı değildir.

KULLANILAN İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ VAR MIDIR?

İlaçların enjeksiyon yolu ile kullanımlarında, enjeksiyon yerinde küçük morluklar ve rahatsızlıklar görülebilir. Cilt altı iğneleri ise yorgunluk, kas ve eklem ağrıları ve geçici menopozal yakınmalara benzer şikayetler oluşturabilir. Gonadotropinler, yumurtalıkların aşırı uyarılmalarına neden olabilirler.

OHSS (Ovarian Hiperstimulasyon Sendromu) NEDİR?

Bazı kadınlarda yumurta üretimini artırmak için kullanılan ilaçlara karşı overlerin aşırı cevap vermesi nedeni ile oluşan bir durumdur. Kesin nedeni bilinmemektedir. Hastalarda uyarılmayı izleyen iki hafta içerisinde bazı yan etkiler meydana gelebilir. Bu durum karın boşluğu ile diğer vücut boşluklarında sıvı toplanması şeklinde ortaya çıkar. Belirtiler şişkinlik, alt karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, ağır vakalarda nefes darlığı ve kan pıhtılaşmasında artış şeklindedir. Tüp bebek uygulanan hastaların çoğunda hafif belirtiler görlebilmekle birlikte hastaların %5’inde durum giderek daha şiddetlenir ve bu hastaların hastanede yatarak tedavisi gereklidir. OHSS açısından riskli olan kişilerde tedavi iptal edilebilir veya yumurtalar toplandıktan sonra embriyo transferi ertelenebilir ve yumurtalar dondurulabilir ya da ilaç dozu düşürülebilir.

TEDAVİDE HORMON İLAÇLARI KULLANIRKEN YAKIN KONTROL YAPILMASININ ÖNEMİ NEDİR?

Tüp bebek tedavisi sırasında kadının belirli zamanlarda ultrasonografi ve hormon testleri bakılarak yakın takibi hem başarıyı arttırması hem de tedavinin emniyeti açısından önemlidir. Rezervi azalmış ileri yaştaki kadınlarda FSH ve E2 hormonuna bakılması tedaviye başlanıp başlanmaması konusunda fikir verir. LH ve progesteron hormonları, gelişen yumurtaların henüz olgunlaşmadığı dönemde yükselir ise gebelik şansı azalacağından tedavinin iptali gerekebilir. Ayrıca transfer yapılacağı gün, endometrium adını verdiğimiz rahim içi zarının ölçümü yetersiz ise o ay embriyolar dondurularak saklanabilir.

TEDAVİ SIRASINDA YUMURTALAR ERKEN DÖNEMDE ÇATLAYABİLİR Mİ?

Bu durum daha çok tedavisi yakın takip edilmeyen vakalarda ortaya çıkar. Tedavi sırasında günlük ultrasonografi ve hormon değerlendirilmesi yapılması bu nedenle önemlidir. Yumurta olgunlaşmasında önemli bir hormon olan LH’nın erken dönemde kritik seviyelere yükselmesi yumurtaların erken çatlamasında en önemli rolü oynar. Buna engel olam için yumurta toplama işlemi daha erken yapılmalıdır, aksi halde yumurtalar erken çatlayabilir.

ANNE ADAYININ ÇATLATMA İĞNESİNİ YANLIŞ SAATTE YAPTIRMASI NE GİBİ SONUÇLAR DOĞURUR?

Bazen yumurta sayısının fazla olmasına karşın içlerinden yumurta hücresi çıkmaz. Bu durum en önemli nedenlerinden biri hastanın çatlatma iğnesini yanlış saatte yaptırmış olmasıdır. İyi kalitede yumurta elde edebilmek için hastanın çatlatma iğnesini belirtilen saatte yaptırması ve yine belirtilen saatte yumurta toplama işlemi için merkezde bulunması son derece önemlidir.

BU TEDAVİLER SONUCU YUMURTALIK REZERVİ TÜKENİR Mİ?

Hayır, yumurtalıkların tüp bebek amaçlı uyarılması rezervi azaltmaz.

YUMURTA TOPLAMA (OOSİT PİCK-UP) AŞAMASI

Yumurta toplama işlemi çatlatma iğnesinden kaç saat sonra yapılır?

Çatlatma iğnesinden 32-36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.

YUMURTA TOPLAMA (OOSİT PİCK-UP) İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

Yumurta toplama işlemi, ameliyathanede vajinal ultrasonografi eşliğinde iğne ile anestezi altında toplanır ve toplanan yumurtalar aynı anda laboratuara iletilir. Toplanan yumurtalar, laboratuarda embriyolog tarafından temizlenir daha sonra kültür sıvısının içine bırakılarak inkübatör denilen özel sıcaklıktaki dolaplara konulur. İnkübatör, sıcaklığı 37 C , karbondioksit oranını da %5-%6 düzeyinde sabit tutar. Olgun yumurta hücreleri 4-6 saat sonra döllenme için hazır hale gelir. Uyarılma sonrası çapı 18-22mm arasında olan yumurtaların yaklaşık %80’inden döllenmeye uygun olup yumurta elde edilebilir.

YUMURTA TOPLAMA İŞLEMİ NE KADAR SÜRER?

 Her iki yumurtalıktan yumurta toplanması işlemi yaklaşık 15-30 dakika sürer.

TEDAVİ SIRASINDA VE SONRASINDA AĞRI KESİCİ KULLANILABİLİR Mİ?

Parasetemol 500mg. içeren ilaçlar, günde 3-4 taneye kadar alınabilir. Bu konu hakkında merkezimizin doktor ve hemşiresi size hangi ilacı kullanmanız gerektiği hakkında bilgi verecektir.

YUMURTA TOPLAMA İŞLEMİ SONRASINDA KİŞİ KENDİNİ NASIL HİSSEDER?

Hasta, işlemden 3-4 saat sonra evine gidebilir ve hatta aynı gün oğleden sonra işine dönebilir. Anestezik ilaçlarının etkisi ile uyku hali ve zaman zaman kasıklarda rahatsızlık hissi olabilmektedir.

TEDAVİDE KULLANILAN YUMURTA VE SPERMLER EŞLERİNE KENDİSİNE Mİ AİTTİR?

Bu işlemler için aranan şartlardan birisi de resmi nikah belgelerinin merkezimize ulaştırılmasıdır. Hangi nedenle olursa olsun sperm üretmeyen erkek veya yumurta geliştiremeyen kadın tedaviye kabul edilemez. Tedavilerde kullanılacak üreme hücreleri kesinlikle resmi nikahlı eşlerin kendi hücreleridir. Merkezimizde bu konuya özellikle önem verilmekte olup, uluslararası laboratuar kalite yönetimleri ve akreditasyon mekanizmalarının ön gördüğü kontrol mekanizmalarına harfiyen uyulmaktadır.

LABORATUVAR İŞLEMLER BABA ADAYI SPERM ÖRNEĞİNİ NE ZAMAN VERMESİ GEREKİR?

Anne adayından yumurtaların tolanacağı gün, baba adayından da sperm örneği alınacaktır.

ERKEĞİN CİNSEL PERHİZ SÜRESİ OLMALI MIDIR?

Yumurta toplama işlemi öncesinden 3 ila 5 günlük cinsel perhiz olması gereklidir.

OPU GÜNÜ SPERMLER NASIL ALINIYOR?

Spermler, baba adayı (menisinde sperm olan) tarafından mastrübasyon yolu ile erkek hasta için hazırlanmış sperm verme odasında özel bir kap içerisinde verilir. Spermlerin öncelikle sıvılaşması beklenir. Sıvılaşan meni, sperm sayısı, hareketliliği ve şekli yönünden incelenir. Daha sonra laboratuarda çeşitli işlemlerden geçirilerek tüp bebek uygulaması için en kaliteli spermler seçilir.

BABA ADAYI SPERM ÖRNEĞİ VERİRKEN EJAKÜLETİN BİR KISMI KAYBEDİLİRSE DEĞERLENDİRME AÇISINDAN RİSK OLUŞUR MU?

Verilen meni örneğinin ilk kısmı daha fazla sperm hücresi içerdiğinden çok önemlidir. Eğer örneğin ilk kısmı sperm verme esnasında dışarıya akar veya kaybedilir ise bu durum laboratuar görevlilerine mutlaka iletilmelidir.

YUMURTA TOPLAMA GÜNÜ SPERM VERMEDE GÜÇLÜK ÇEKEN BABA ADAYI İÇİN NE YAPILABİLİR?

Lütfen bu konuda doktorunuz ile iletişime geçin. Size gerekli öneri ve yardım sağlanacaktır. Yumurta toplama günü yaşanabilecek stres nedeniyle erkek sperm veremiyor ise gerek duyulduğu taktirde lokal anestezi ile testislerden sperm alınması mümkündür.

SPERM ANALİZİNDEN HİÇ SPERM BULUNMAYAN HASTALARA NE YAPILIR?

Menisinde sperm olmayan erkeklerde testis içinden ameliyat ile spermlerin aranması ve bulunursa alınması gerekir. Azospermik olarak tabir edilen bu hasta grubunda ortalama sperm bulunma şansı %50 civarındadır. Eğer azospermi tıkanıklığa bağlı ise kesin olarak sperm alınabilir.

CERRAHİ YÖNTEMLE SPERM ALMA İŞLEMİNDE ANESTEZİ KULLANILIR MI?

Bu işlemler, lokal ya da genel anestezi ile yapılabilir.

BABA ADAYININ CERRAHİ YÖNTEMLE SPERM ALMA İŞLEMİNDEN SONRA NE KADAR DİNLENMESİ GEREKİR?

Operasyondan sonra hasta, anestezi aldığı için 2-3 saat gözlem altında tutulduktan sonra evine gönderilmelidir. İşlemden 2 gün sonra hastaya pansuman ve kontrol yapılır.

TESE/MİKROTESE İŞLEMİNDEN SONRA NELERE DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR?

Ortalama 7 gün aşırı bedensel aktivitelerden, uzun yolculuk, uzun süre araba kullanmak gibi durumlardan kaçınmaları tavsiye edilir. 15 gün cinsel aktivitede bulunulmamalıdır.

ÇİFTLERDEN YUMURTA VE SPERM ALINDIKTAN SONRA MİKROENJEKSİYON İŞLEMİ NASIL YAPILIR?

Bu yöntemle döllenme işlemi, baba adayından elde edilen tek bir sperm hücresinin anne adayından alınan olgun bir yumurta içerisine enjekte edilmesiyle gerçekleşmektedir.

ANNE ADAYINDAN OPU SONRASI ELDE EDİLEN HER YUMURTA TÜP BEBEK YÖNTEMİ İLE MUTLAKA DÖLLENİR Mİ?

Ortalama döllenme oranı %70-%75 olarak gerçekleşmektedir. Bazı çiflterde daha yüksek oranda döllenme gerçekleşirken, bazı çiftlerde ise yumurta veya sperme ait nedenlerden dolayı hiç döllenme olmayabilir.

EMBRİYO TRANSFERİ (ET) EMBRİYOLARIN HANGİ GÜNDE TRANSFER EDİLECEĞİNE NASIL KARAR VERİLMEKTEDİR?

Kadının yaşı, hangi nedenle tüp bebek tedavisi yapıldığı, varsa daha önceki denemelerinin sonuçları, embriyo gelişimi özellikleri, preimplantasyon genetik tanı yapılıp yapılmayacağı, elde edilen yumurta sayısı, gelişen embriyo sayısı ve embriyonun günlük gelişim hızı gibi kriterlere bakılarak hangi günde transfer yapılacağına karar verilmektedir.

EMBRİYOLAR, ANNE ADAYINA YUMURTA TOPLANMASINDAN KAÇ GÜN SONRA YERLEŞTİRİLİR?

En erken 2. Günde, en geç ise 6. Günde olmak üzere 2. 3. 4. 5. Ve 6. Günlerde transfer yapılabilmektedir.

EMBRİYOLARIN BLASTOSİST DÖNEMİNE KADAR BEKLETMEYE NASIL KARAR VERİLİR, YARARLARI NELERDİR?

Elde edilen yumurta sayısı, kalitesi, döllenmiş yumurtanın (zigot) özellikleri, embriyonun günlük gelişme ve bölünme hızına göre embriyoları 3. günden daha sonraki günlere kadar büyütebilmek mümkündür. Doğal gebeliklerde embriyonun rahim içine ulaştığı dönem blastosist dönemidir. Rahim içi, bu dönemdeki embriyoyu daha rahat kabul etmekte ve embriyo-rahim içi uyumluluğu bu dönemde en yüksek düzeye ulaşmaktadır. Bu nedenle blastosist dönemine ulaşmış 5. veya 6. gün embriyolarının transferi hem rahim içi tutunmayı arttırmak, hem de daha az sayıda embriyonun rahim içine yerleştirilmesine imkan sağlayarak çoğul gebelik riskinden korunmak amacı ile uygulanabilir.

EMBRİYOLAR, TRANSFER EDİLİRKEN KAÇ HÜCRELİ OLMALIDIR?

Embriyolar,2-8 hücreli durumda iken ya da 5. veya 6. gğnde blastosist denilen yapıdayken transfer edilebilir.

EMBRİYO TRANSFERİ NASIL YAPILIR?

Embriyo transferi yapılacak anne adayının idrara sıkışık olması gereklidir. Karından yapılan ultrason eşliğinde embriyo, rahim ağzından ince bir kateter ile bırakılır.

EMBRİYO TRANSFERİNİN ÖNEMİ NEDİR?

Embriyo transferinde temel prensip, embriyoların rahim içinde belirlenecek bölgeye mümkün olduğunca en az travma ile yerleştirilmeleridir. Uygun şartlarda yapılan embriyo transferi, tüp  bebek tedavisinde başarıyı arttıran bir faktördür ve önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle transferi gerçekleştirecek doktorun dikkati, özeni ve sabrı büyük önem taşımaktadır.

EMBRİYO TRANSFERİ AĞRILI BİR İŞLEM MİDİR, ANESTEZİ GEREKTİRİR Mİ?

Embriyo transfer işlemi ağrılı bir işlem değildri ve anestezi gerektirmez.

EMBRİYO TRANSFERİ SONRASI HASTA İLAÇ KULLANILIR MI?

İşlem sonrası rahim içini döşeyen dokuyu (endometrium) desteklemek için hastaya iğne, fitil yada krem şeklinde hormon ilaçları verilir. Bu tedavi, gebelik oluşursa gebeliğin onuncu haftasına kadar devam eder. Gebelik oluşmayıp adet kanamasının olduğu durumlarda kanamanın başlamasıyla birlikte tedavi kesilir.

ET SONRASI ANNE ADAYI NE ZAMAN YOLCULUĞA ÇIKABİLİR?

Eğer çiftin evi işleminin yapıldığı merkez ile aynı şehirde değilse, transfer gününü merkezin bulunduğu yerde geçirip bir gün sonra seyahat edebilirsiniz.

ET’DEN SONRA GEBELİK TESTİNİN YAPILACAĞI ZAMANA KADAR DEVAMLI YATMAK MI GEREKİR?

Hastanın herhangi bir ağrısı yoksa kendinizi iyi hissediyorsa transferden bir gün sonra günlük yaşam aktivitelerine dönebilir.

ET SONRASI HASTA BANYO EDEBİLİR Mİ, MERDİVEN İNİP ÇIKABİLİR Mİ?

transferden bir gün sonra ılık bir duş alınabilir. Sıcak banyodan kaçınılmalıdır. Merdivenler, sakin bir şekilde, yavaş yavaş inip çıkılmalıdır.

ET SONRASI KABIZ OLMAK, EMBRİYONUN TUTUNMASINI OLUMSUZ ETKİLER Mİ?

Tedavideki hastalar, transfer sonrası kullandıkları progesteron nedeniyle kabız olabilirler. Böyle durumlarda hastanın düzenli tuvalete çıkabilmeleri için hastalara durumlarına uygun ilaç önerilebilir. Kabızlık, gebe kalmayı olumsuz etkilemez.

ET SONRASI ÇİFTLER NE ZAMAN CİNSEL İLİŞKİDE BULUNABİLİRLER?

Gebelik testinin sonucunu alana kadar çiftler, cinsel ilişkide bulunmamalıdır. Hasta, gebe kaldıysa bebek kalp atışları görülene kadar cinsel ilişki kurulmamalıdır. Sonrasında ise ancak, kanama vs. bir problem olmazsa doktora danışılarak hareket edilmelidri.

ET SONRASI ADET SANCILARINA BENZER KASIK AĞRILARI OLURSA NE YAPMAK GEREKİR?

Bu tür ağrılar olabilir. Çok şiddetli bir ağrı, 38 derecenin üzerinde bir ateş, bulantı, kusma gibi durumlar söz konusu olursa hemen doktor aranmalıdır.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ HANGİ DURUMLARDA İPTAL EDİLEBİLİR?

Yumurtalıkların cevabı yetersizse, yumurtaların aşırı cevabı OHSS ile karşılaşıldığı yüksek e2 değerleri elde edildiyse, yumurtalıklar içinde gelişmiş folikül olmasına rağmen yumurta toplama günü içlerinden yumurta elde edilemediyse, azospermik erkekte ameliyat ile sperm bulunamadıysa, elde edilen yumurtalar döllenmediyse, döllenen yumurtaların hiçbiri bölünmediyse, genetik sorunu olan ve preimplantasyon genetik tanı (PGD) yapılan embriyolarda normal bir embriyo bulunmadıysa tedavi iptal edilir.

TRANSFER YAPILAN EMBRİYOLARIN İYİ KALİTEDE OLMASINA RAĞMEN TUTUNAMAMA SEBEPLERİ NELERDİR?

İyi kalitede 1-2 embriyo transferine rağmen tekrarlayan başarısızlıklarda daha ileri tetkiler ile çifler araştırmalıdır. Kadın ve erkeğin genetik incelenmesinin yapılması, endokrin hastalıkların araştırılması (diabet, tiroid fonksiyon bozuklukları vb.), kanda pıhtılaşmayı artırıcı faktörlerin varlığı, rahim içinin histeroskopi veya laparaskopi ile değerlendirilmesi gibi. Fakat, %20-%25 hasta grubunda herhangi bir neden saptanamamaktadır.

EMBRİYOLAR DONDURULABİLİYOR MU?

Transfer için gerekli olan sayıdan daha fazla ve iyi kalitede embriyo elde edilmesi durumunda uygulanmaktadır. Transfer edilen embriyolar ile benzer kalitede en az 3-4 adet embriyonun daha mevcut olması durumunda dondurma işlemi yapılmaktadır. Ayrıca yumurtalıkların tedaviye aşırı cevap verdiği, ciddi OHSS yani ovarian hiperstimülasyon sendromunun gelişme risinin yüksek olduğu durumlarda ve tedavi sırasında endometriuma (rahim iç zarı) ilişkin, gebelik şansını azaltabilecek önemli bir sorun saptandığında da embriyoların tümü dondurulabilir (total freezing). Yapılacak uygun tedavi sonrası dondurulan bu embriyolar rahim içi hazırlanarak transfer edilir.

DONDURULMUŞ EMBRİYODAN ELDE EDİLEN GEBELİK SONUÇLARI NASILDIR?

Dondurulmuş embriyonun transferi hastaya ekonomik ve psikolojik avantajlar sağlar. Laboratuar ortamlarının iyi olması halinde dondurulmuş embriyo transferinin başarısı oldukça yüksektir. Ancak dondurulmuş embriyo transferi ile gebelik şansı taze embriyoya göre daha az olabilmektedir.

EMBRİYO DONDURMA SÜRESİ NE KADARDIR

Kanunlar bu süreyi beş yıl ile sınırlandırmıştır.

DONDURULMUŞ EMBRİYO İLE TÜP BEBEK YÖNTEMİYLE DOĞMUŞ BEBEKLER ARASINDA FARK VAR MIDIR?

Hiçbir fark yoktur.

BETA HCG (KANDA GEBELİK TESTİ) NE ZAMAN YAPILIR?

Embriyo transferinden sonra 12. günde hasta kanda gebelik testi için çağrılır. Testi pozitif olanlarda iki gün sonra kan testi tekrarlanır kan testlerinde gebe kaldığı görülen anne adayı, 2 hafta sonra ultrasonografi ile gebelik kesesi görülmesi ve bebek kalo atımlarının dinlenmesi için tekrar çağırılır.

TÜP BEBEK UYGULAMASINDA KARŞILAŞABİLECEK SORUNLAR NELERDİR?

  • Tedavinin iptal edilmesi: Hastaların tedaviye beklenen yanıtı vermemesi, yeterli sayıda yumurta oluşmaması durumunda olur. Genellikle bu oran 7’de 1’dir.
  • Yumurta bulunamaması: Nadiren overle ilgili problemler, daha sık olarak yumurta toplama işlemi öncesinde yumurtlama olamsı veya ultrason ve E2 takipleri normal olmasına karşın follikülden yumurta çıkmamaması (Empty Follikül Sendromu) sonucu oluşur. EFS tüm siklusların %2-%7’sinde görülür ve özellikle kadın yaşını ileri olması halinde tekrarlama olasılığı %20’ye kadar çıakr.
  • Transfer zorluğu: Kadının anatomik problemleri nedeniyle embriyo transferi çok zor olabilir. Bu gibi durumlarda gebelik şansı düşmektedir.
  • Sperm bulunamaması: TESE uygulanan hastaların yaklaşık %40’ında sperm bulunmaz ve tedavi iptal edilmek zorunda kalınır.
  • Döllenme olmaması: Yumurta toplama işlemi uygulanan kadınların %5’inde görülür. Çoğunlukla düşük sperm sayısına ya da yumurta ile ilgili problemlere bağlı olsa da her zaman nedeninii ortaya koymak mümkün olmayabilir.
  • Gebelik testi öncesi kanama: Test gününden önce kanaması olanlarda gebelik şansı düşmekle birlikte gebelik olmadığı anlamına gelmez.
  • Dış gebelik olasılığı: Tüp bebek uygulamalarından sonra dış gebelik ihtimali %1-%3 arasındadır. Tüplerle ilgili ameliyat veya hasarlaşma öyküsü olan kadınlarda görülme ihtimali vardır. Çoğunlukla kahverengi, lekelenme şeklinde vajinal  kanama ve kasık ağrısı vardır ve seri kanda gebelik testi (beta HCG) takibinin yanında vajinal ultrason ile tanınablir.

Embriyo zarının inceltilmesi (Assisted Hatching) işlemi nedir?

Embriyo zarı kalınsa inceltilmesi gerekir. Bunun için genellikle embriyo transferi yapılacağı günün sabahı transfer edilecek olan embriyoların zarı embriyolog tarafından lazer ile inceltilir. Bu işlem embriyoların rahim içine kolay yapışmasını sağlar. Bu uygulama zarın kalın olduğu durumlar, 38 yaş üstü hastalar, daha önce dondurulmuş embriyolar ve tekrarlayan başarısızlığı olan hastalarda tercih edilmektedir.

Yapay Rahim (Co-Culture) nedir?

Ko-kültür, anne adayının rahminden alınan hücreleri yetiştirmek ve laboratuvarda oluşan döllenmiş yumurtaları, bu rahim hücreleri üzerine yerleştirip gelişmelerini sağlamaktadır. Yapay rahim adı da verilen uygulamada embriyo gelişiminin anneden alınan rahim hücreleri ile birlikte olmasının iyi sonuç verdiği konusunda yeterli bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Ayrıca embriyo geliştirme solusyonlarının ileri teknoloji ürünü olması artık bu yöntemin az sayıda merkezde yapılmasına veya kullanılmamasına neden olmuştur.